Birçok ebeveyn, hastaneden yeni doğan bebekleriyle eve geldiklerinde sevinç ve heyecan yaşar. Bebek koltuğu kurulmuş, yeni kıyafetler ve bezler alınmış, bebek odası düzenlenmiştir. Yeni rol yorucu olabilir, ancak bu tür ebeveynler genellikle bu özel zamanın tadını çıkarırlar.
Ancak birçok kişi için doğum sonrası günler sadece mutlulukla dolu değildir. Doğum sonrası depresyon yaşayan kadınlar (ve erkekler) için yoğun üzüntü, yalnızlık ve hatta pişmanlık anları da yaşanır.
POSTPARTUM DEPRESYON NEDİR?
Genellikle “doğum sonrası hüznü” olarak adlandırılan postpartum depresyon, doğumdan sonra birçok annenin yaşadığı ruh hali dalgalanmaları, melankoli ve ani bitkinlik hissi ile başlar.
Bu tür duygular yaygındır, ancak genellikle hastaneden eve geldikten bir iki hafta sonra hafifler.
Ancak bu duygular daha derin bir kasvet, kaygı veya umutsuzluk hissine dönüşebilir ve daha uzun süre devam edebilir. Doğumdan sonraki iki ila üç haftadan uzun süren bu tür hisler, annenin postpartum depresyon yaşadığını gösterebilir.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) tarafından yayımlanan PRAMS verilerine göre, yeni bir bebeğin ilk yılında her sekiz kadından birinde bu durum görülür.
USA Today’in haberine göre üreme endokrinoloğu Dr. Asima Ahmad, “Postpartum depresyon doğumu yapmayan ebeveyni, yani eşi veya partneri de etkileyebilir. Hatta, erkeklerin de yaklaşık yüzde 10’u benzer bir durum yaşayabilir” diyor.
ABD Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı Kadın Sağlığı Ofisi’ne göre de postpartum depresyon yaşayan annelerin belirtileri arasında öfke veya sinirlilik, üzüntü veya umutsuzluk, suçluluk veya değersizlik hissi, normalden fazla ya da az yemek yeme, normalden fazla ya da az uyuma, alışılmadık şekilde ağlama, eskiden keyif aldığı şeylerden zevk almama, arkadaş ve aileden uzaklaşma veya bebeğe ya da kendine zarar verme düşünceleri bulunuyor.
POSTPARTUM DEPRESYONA NE SEBEP OLUR?
Postpartum depresyonun kesin nedeni evrensel olarak tanımlanmamış olsa da, birden fazla faktörün rol oynadığı düşünülmektedir.
Missouri’deki Webster Üniversitesi’nde psikolog ve yardımcı profesör olan Dr. Jameca Woody Cooper, bu durumun genellikle hamilelik sırasında en yüksek seviyesine çıkan östrojen ve progesteron hormonlarındaki değişikliklerle başladığını söylüyor.
Bu seviyeler doğumdan sonra normale döndüğünde, çoğu kadın en azından bir miktar melankoli veya üzüntü yaşıyor.
Cooper, ancak bazı kadınlar için “hormonal değişimlerin de postpartum depresyon gelişme riskini artırabileceğini” belirtiyor: Yeni anneler, bu dönemde yaşanabilecek duygusal ve fiziksel zorlukların farkında olmalıdır.
Ahmad, uyku eksikliği ve bebeğe bakım verme ile ilişkili yorgunluk, kaybedilen sosyal ve yaşam tarzı fırsatları ile yeni finansal streslerin durumu daha da kötüleştirebileceğini belirtiyor.
Naqvi ise annenin çocuğu isteyip istemediği, olumsuz bir doğum deneyimi yaşayıp yaşamadığı veya daha önce madde bağımlılığı ya da ruhsal bozukluk geçmişi olup olmadığının da postpartum depresyona katkıda bulunabileceğini ekliyor.
POSTPARTUM DEPRESYON NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Postpartum depresyon resmi olarak bir sağlık uzmanı tarafından belirli tarama soruları sorularak teşhis edilir. “Bu sorular, doktorların durumun ciddiyetini ve çocuğun tehlikede olup olmadığını ya da annenin intihar düşünceleri yaşayıp yaşamadığını anlamasına yardımcı olur” diye açıklıyor Naqvi.
Tıbbi tedaviler genellikle ağızdan veya enjeksiyon yoluyla verilen antidepresanları içerir. Bilişsel davranış terapisi veya kabul ve kararlılık terapisi de postpartum depresyon belirtilerini hafifletmede etkili olmuştur.
Tıbbi tedavilerin yanı sıra aile ve arkadaşlardan destek istemek, bol bol dinlenmek, her gün kendinize zaman ayırmak, beslenmeye öncelik vermek, düzenli egzersiz yapmak ve yardım gerektiğinde kendinize, partnerinize ve doktorunuza karşı dürüst olmak bu süreçte yardımcı olabilir.