Çanakkale Savaşları’nın üzerinden 109 yıl geçmesine rağmen, arşiv belgeleri okundukça savaşa dair yeni kahramanlık hikayeleri ortaya çıkıyor.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Sabah, doktora tezi esnasında okuduğu harp ceridesinde Çanakkale Savaşları’ndan görev alan Hüseyin oğlu Ali’nin kahramanlık hikayesine ulaştı.
“SAVAŞMAYA DOYAMADIM”
Çanakkale Savaşları’yla ilgili yeni kahramanlık hikayelerinin ortaya çıkmaya devam ettiğini vurgulayan Dr. İsmail Sabah, şunları söyledi:
“Çanakkale Muharebeleri, Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Biz harp ceridelerini, 1915 yılında burada savaşan birliklerin tuttuğu kayıtları okuduğumuz zaman, gün yüzüne çıkmamış daha nice kahramanlıkları bu belgeler üzerinde okuyabilmekteyiz. Bunlardan biri de Çanakkale’nin Çan ilçesine bağlı Bozguç köyünden Çanakkale muharebelerine katılmış olan Hüseyin oğlu Ali’nin hikayesi.”
“Hüseyin oğlu Ali, normalde Seddülbahir bölgesinde muharebe etmekte olan 17’nci Alay’da görevli bir asker ve bu alay Kerevizdere muharebelerinde Fransızlarla muharebe ettikten sonra kayıplar vermesinden dolayı 2’nci Kerevizdere Muharebesi’nden sonra Saros bölgesine geri çekilmesi kararlaştırılıyor. Fakat 17’nci Alay makineli tüfek bölüğüne bağlı Hüseyin oğlu Ali siperden çıkmak istemiyor. Neden siperden çıkmak istemediği kendisine sorulduğunda şu cevabı veriyor, ‘Savaşmaya doyamadım. Siz gidin beni burada bırakın komutanım’ diyor. Fakat bölük komutanının ısrarlı emirleri sonucunda Hüseyin Oğlu Ali, mevzisini bırakarak geri çekilmek zorunda kalıyor. 26 Temmuz tarihinde ise Saros bölgesine alayın intikali tamamlanıyor.”
“NE OLUR BANA İZİN VERİN”
Ceridelere göre Hüseyin oğlu Ali’nin 10 gün Saros bölgesinde birliğinde kaldığını belirten Dr. Sabah, şöyle devam etti:
“Hüseyin oğlu Ali savaşmaya doyamadığı için birliğini terk edip firar ederek Seddülbahir’e doğru, o doyamadığı savaşa kavuşmak üzere yeniden yola çıkıyor. Fakat tarih öyle manidar bir tarih ki 5 Ağustos’ta yola çıkan Hüseyin oğlu Ali yürüyerek bu intikalini gerçekleştiriyor. Tabii bu arada gün dönüyor. Tarih artık 6 Ağustos 1915’i gösteriyor ve Kanlısırt’a doğru Avustralyalıların bir taarruzu başlıyor. Burada da öyle bir kanlı muharebe başlıyor ki, Avustralya resmi tarihine baktığımız zaman buradaki muharebe için şu ifadenin kullanılmış olduğunu görüyoruz, ‘Savaşan askerlerin ölen arkadaşlarına gösterebilecekleri tek saygı, yüzlerine basmamaktı’ diyor. Hüseyin oğlu Ali, bu muharebede yaralanan askerlerle karşılaşıyor. Bizim tahminlerimize göre yaralı askerlerle Akbaş İskelesi’nin olduğu yerde karşılaşıyor. Ve bu yaralı askerlerle diyaloğu esnasında Arıburnu’nda çok büyük bir savaşın başladığını ve kendilerinin de yaralanıp, cephe gerisine sevk edildiğini öğreniyor. Bu cevabı alan Hüseyin oğlu Ali, “Aradığım savaşı buldum. Artık Seddülbahir’e gitmeme gerek kalmadı’ diyerek yaralıların nakledildikleri yoldan ve tüfek seslerini de takip ederek Kanlısırt’a geliyor. Kanlısırt’ta ilk hat siperlerini kaybetmiş olan 47’nci Alay’ı desteklemek üzere gelen ilk birlik ise 57’nci Alay’ın birinci taburu. Tabur komutanı Zeki Bey, Hüseyin oğlu Ali ile burada karşılaştığında kendisine bağlı bir asker olmadığı için ‘Sen burada ne arıyorsun. Sen kimsin’ gibi sorular sorduğunda, kendisi ‘Ne olur bana izin verin, savaşmak istiyorum’ cevabını alıyor. Bunun üzerine bu kahraman askerin bu örnek davranışını gördükten sonra kendisine izin veriliyor ve Hüseyin oğlu Ali, 57’nci Alay’ın 1. Taburu ile tam 3 gün boyunca Kanlısırt’ta Avustralyalılara karşı harp ediyor.”
CEZA ALMAMASI İÇİN RAPOR YAZMIŞ
Dr. Sabah, 57’nci Alay 1. Tabur’un alayına dönmesinden sonra Zeki Bey’in birliğini terk etmiş, firar gözüken Hüseyin oğlu Ali için bir rapor kaleme aldığını da ceridelerden öğrendiklerini belirtti.
Dr. Sabah, “Şu an içinde bulunduğumuz tarihte Hüseyin oğlu Ali’nin de katıldığı 6-10 Ağustos muharebelerinin tam 109’uncu senesi. 109 sene sonra savaşmaya doyamamış bir kahraman Türk askerinin hikayesini, bu vesileyle gün yüzüne çıkarmış olduk” diye konuştu.