Yeni bir araştırmaya göre, tüp bebek gibi yardımcı üreme teknolojileriyle dünyaya gelen bebeklerde, doğal yollarla dünyaya gelenlere kıyasla yüzde 36 oranında daha fazla kalp kusuru gelişme riski mevcut.
Euronews’in haberine göre, araştırmacılar, dört İskandinav ülkesinde 7,7 milyondan fazla canlı doğumdan elde edilen verileri analiz etti. Bunlar arasında Danimarka, Finlandiya, Norveç ve İsveç’te 30 yıl boyunca gerçekleşen doğumlar vardı.
Bebek anne karnındayken ya da yaşamının ilk yılında ciddi bir kalp kusuru teşhisi olup olmadığına bakıldı.
Araştırmacılar, doğal yollarla gebe kalan bebekler ile IVF, intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI) ve embriyo dondurma dahil olmak üzere yardımcı üreme teknolojileriyle dünyaya gelen bebeklerdeki önemli kalp kusurlarının oluşumunu karşılaştırdı.
Çalışmayı yöneten İsveç’teki Gothenburg Üniversitesi’nden profesör Ulla-Britt Wennerholm yaptığı açıklamada, “Önceki araştırmalar, üreme teknolojisi yardımıyla gebe kalan bebekler için artan riskler olduğunu gösteriyor,” dedi.
“Bunlar arasında erken doğum ve düşük doğum ağırlığı yer alıyor. Yardımla üreme sonrasında doğan bebeklerde kalp kusurları riskinin daha yüksek olup olmadığını da araştırmak istedik.”
İKİZ DOĞANLARDA RİSK DAHA YÜKSEK
European Heart Journaldergisinde yayınlanan bulgular, yardımla üreme yoluyla dünyaya gelen bebeklerde, yüzde 1,84’lük bir kalp kusuru riski olduğunu ortaya koydu. Doğal yollarla dünyaya gelen bebeklerde bu risk yüzde 1,15.
Bu risk artışı, farklı yardımcı üreme yöntemleri arasında da gözlemlendi. En yüksek risk, yüzde 2,47 ile çoklu doğumlarda görüldü. Tek çocuklu doğumlarda kalp kusuru riski yüzde 1,62 seviyesinde.
Wennerholm, “Kullanılan yardımcı üreme türünden bağımsız olarak kalp kusurları riskinin benzer olması, ebeveynlerde kısırlığın ve bebeklerinde doğuştan gelen kalp hastalığının altında yatan ortak bir faktör olduğunu gösterebilir,” dedi.
Uzman, doğuştan gelen kalp kusurlarının genellikle bebekler çok küçükken uzman ameliyatı gerektirdiğini, bu nedenle daha yüksek risk altındaki bebeklerin belirlenmesinin daha erken müdahale edilmesini sağlayabileceğini sözlerine ekledi.