Nobel Ödülü, her yıl çeşitli alanlarda insanlığa büyük katkılarda bulunan kişilere veriliyor. İsveçli sanayici Alfred Nobel tarafından bir asırdan fazla bir süre önce başlatılan ödüller, tamamlanması onlarca yıl sürebilen çığır açıcı çalışmaları kutluyor.
Bilim dünyasının en büyük ödüllerini kimin kazanacağını, adaylar açıklanmadığı için tahmin etmek zor oluyor. Ödül öncesinde adayları kapsayan kısa liste ve aday gösterilenler gizli kalıyor ve seçim sürecinin ayrıntılarını ortaya koyan belgeler 50 yıl boyunca kamuoyundan saklı tutuluyor.
Aday olanlar bilinmiyor ancak Nobel ödülüne layık keşiflerden 5 keşif ön plana çıkıyor.
NOBEL ÖDÜLÜ KAZANMASI MUHTEMEL KEŞİF VE BULUŞLAR
İlk insan genomu
Nobel Ödülü’ne aday gösterilen ve sıkça tartışılan konulardan biri de 1990 yılında başlatılan ve 2003 yılında tamamlanan insan genomunun haritalanması.
İnsan yaşamının genetik kodunu çözmek için, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya ve Çin’den binlerce araştırmacının yer aldığı uluslararası bir konsorsiyumu kuruldu.
Bu çabanın biyoloji, tıp ve diğer birçok alanda geniş kapsamlı bir etkisi oldu ancak projenin Nobel Ödülü kazanmamış olmasının bir nedeni de bu başarıya dahil olan insan sayısının çokluğu olabilir.
Nobel’in 1895 tarihli vasiyetinde koyduğu kurallara göre, ödüller her ödül için en fazla üç kişiye verilebiliyor. Bilimsel araştırmaların çoğunun işbirlikçi yapısı göz önüne alındığında, bu giderek zorlaşan bir durum.
Obezite tedavisinde devrim
Son birkaç yıldır glukagon benzeri peptit 1 (GLP-1) adı verilen bir hormonu taklit eden çok satan zayıflama ilaçlarının geliştirilmesi sağlık dünyasını sarstı.
Dünyada her sekiz kişiden biri obeziteyle yaşıyor . Bu rakam 1990’dan bu yana iki katından fazla arttı. Kan şekerini düşüren ve iştahı azaltan bu ilaç, obezitenin ve tip 2 diyabet gibi ilgili durumların tedavisinde yeni bir çağ başlatma potansiyeline sahip.
Semaglutid olarak bilinen ilacın geliştirilmesinde yer alan üç bilim insanı (Svetlana Mojsov, Dr. Joel Habener ve Lotte Bjerre Knudsen), belirli bir çığır açan buluşun veya bilim insanının Nobel Ödülü kazanıp kazanmayacağının göstergesi olarak kabul edilen 2024 Lasker-DeBakey Klinik Tıbbi Araştırma Ödülü’nü kazandı.
Rockefeller Üniversitesi’nde biyokimyacı ve yardımcı araştırma profesörü olan Mojsov ve Harvard Tıp Fakültesi’nde endokrinolog ve tıp profesörü olan Habener, GLP-1’i tanımlamaya ve sentezlemeye yardımcı oldu. Novo Nordisk’te araştırma ve erken geliştirmede baş bilimsel danışman olan Knudsen, onu bugün milyonlarca insanın kullandığı kilo kaybını teşvik eden etkili bir ilaca dönüştürmede önemli bir rol oynadı.
Dönüştürücü yapay zeka
Yapay zeka, kısaca AI, insanların hayatlarını benzeri görülmemiş bir hızla dönüştürüyor.
Clarivate adlı ABD merkezli analiz şirketinin Bilimsel Bilgi Enstitüsü Araştırma Analizi Başkanı David Pendlebury’ye göre, bu kalabalık sektörde Nobel’e layık görülebilecek iki isim var.
Pendlebury bu isimleri, diğer bilim insanları tarafından yıllar içinde ne kadar alıntılandıklarına dayanarak belirliyor.
Araştırma uzmanına göre Google DeepMind’dan Demis Hassabis ve John Jumper prestijli ödülü kazanabilir.
İkilinin geliştirdiği AlphaFold Protein Yapısı Veritabanı, amino asit dizilerinden proteinlerin üç boyutlu yapılarını çözen bir yapay zeka programı.
Dünya çapında en az 2 milyon araştırmacının kullandığı uygulama, proteinler için adeta Google görevi görüyor.
AlphaFold üzerine yazılan makaleyse 2021’de önde gelen hakemli dergi Nature’da yayımlanmıştı. O tarihten beri en az 13 bin kez atıf yapılan çalışma, Hassabis ve Jumper’a 2023’te Lasker’ı kazandırsa da en azından henüz Nobel’e layık görülmediler.
Bağırsak mikrobiyomunu anlamak
Vücudumuzda trilyonlarca mikrop bakteri, virüs ve mantar yaşıyor. Son yirmi yılda genetik dizilimdeki ilerlemelerle birlikte bilim insanları bu mikropların ne yaptığını, birbirleriyle nasıl konuştuklarını ve özellikle bağırsaktaki insan hücreleriyle nasıl etkileşime girdiklerini daha iyi anlayabiliyor.
Pendlebury, bu alanın Nobel ödülüne layık görülmesinin geciktiğini söyledi.
Washington Üniversitesi St. Louis Kampüsünde Dr. Robert J. Glaser Seçkin Üniversite Profesörü olan Biyolog Dr. Jeffrey Gordon, bu alanda öncü bir isimdir.
Gordon, insan bağırsak mikrobiyomunu ve bunun insan sağlığını nasıl şekillendirdiğini anlamak için çabaladı ve fareler üzerinde yaptığı laboratuvar araştırmalarıyla başladı. Bağırsak mikrobiyomunun, küresel olarak yaklaşık 200 milyon çocuğu etkileyen yetersiz beslenmenin sağlık etkilerinde rol oynadığını bulan bir çalışmaya öncülük etti ve bağırsak sağlığının iyileştirilmesini hedefleyen gıda müdahaleleri geliştiriyor.
Kansere neden olan genler
1970’lerde kanserin bazen ailelerde görüldüğü anlaşılmıştı ancak meme kanserine ilişkin genel düşünce, hastalığa karşı kalıtsal yatkınlığı hesaba katmıyordu.
İnsanlar ve şempanzeler arasındaki genetik farklılıkları araştıran bir geçmişe sahip olan ve şu anda Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tıp ve genom bilimleri profesörü olan Mary-Claire King, yeni bir yaklaşım benimsedi.
Bilim insanlarının insan genomunun haritasına sahip olmasından çok önce çalışmaya başlayan King, 17 yılını BRCA1 genindeki bir mutasyonun meme ve yumurtalık kanserinde oynadığı rolü tespit etmek ve tanımlamak için harcadı.
Bu keşif , meme kanserine yakalanma riski yüksek olan kadınların belirlenmesini sağlayan genetik testlerin yanı sıra ek tarama ve önleyici cerrahi gibi riskleri azaltmak için atılması gereken adımların belirlenmesine de olanak sağladı.
NOBEL ÖDÜLÜ ALANLAR NE ZAMAN BELLİ OLACAK?
Fizyoloji veya tıp dalındaki Nobel Ödülü 7 Ekim Pazartesi günü, ardından fizik ödülü 8 Ekim Salı günü ve kimya dalındaki Nobel Ödülü 9 Ekim Çarşamba günü açıklanacak. Edebiyat dalındaki Nobel Ödülü 10 Ekim Perşembe günü ve Nobel Barış Ödülü 11 Ekim Cuma günü açıklanacak. Nobel ödülüne aday buluşlar açıklanmadı ancak öne çıkan 5 buluş bulunuyor.